Aslı'nın, Saadet'e Martı demiş olmasının elbette bir nedeni vardır. Martı, Aslı'ya sığındığı gün, "Mümkünse bana küçükken sölediğin gibi yine Martı de, olur mu Aslı abla?" demiş olabilir. Belki de bizim hiç aklımıza gelmeyen başka bir nedeni vardır. "Paramparça olmuş hayatın hikayesi ancak ufak tefek parçalar halinde anlatılabilir." On sekiz yaşındayken kaybolmuş genç ve güzel bir kız. Kaybolmasından sonra, babasının, annesinin, yakın komşularının, liseli gençlerin, mahallenin delisinin, kısaca Saadet'i tanıyanların gözünden Saadet'e ve kendilerine dair hikayeler... Remzi Karabulut, iç içe bir hikayeler bütünü olan Kayıp Martı'da edebi bir şölen sunuyor okura. Kimi yerde elinize bir kamera veriyor, kimi yerde senaryo okuyan bir oyuncu yapıyor sizi; kimi yerde kör bir sevgili oluyorsunuz ve kimi yerde o başat karakterlerden birinin iç sesi... Farklı yazım teknikleriyle cesur, kurgusuyla şaşırtıcı, sahiciliğiyle etkileyici bir anlatı ile karşı karşıyayız. Kendi yaşadıklarınızı başkalarından dinlemeye maraklıysanız, bu romanı okumalısınız.