Profesör George E. Challenger, dinazorların hala hayatta olduğunu ve onları nerede bulabileceğini bildiğini iddia etmektedir. Bilim dünyası onun bir çılgın ya da sahtekar, belki de her ikisi olduğu konusunda hemfikir. Profesörün elindeki tek delili birkaç bulanık fotoğraftır. Bilimadamı meslektaşları resimlerin açıkça bir kurmaca olduğunu söylüyor, gazeteler ise bunun bir hayal olduğunu yazıyordu. Bunlara kızan profesör kendini inzivaya çekiyor. Bu hassas konuyu onun yanında dile getirmeye cesaret edenler profesörün öfkesiyle kendini evin dışında bulup basın için birkaç haber malzemesi daha oluşturuyor. Profesörün gazabıyla yüzleşecek, cesur ya da aptal, genç muhabir Daily Gazetesinde çalışan Edward Malone’dır. Fırtınalı geçen bir bilimsel toplantıda rakip Profesör Summerle Challanger’a meydan okuyup profesörün blöfünü görüyor ve bir grup gönüllü genç gazeteci ile birlikte Güney Amerika’ya gidip iddiaları çürütmeye karar veriyor... Ünlü avcı Lord John Roxton ise ormana dönüp bu keşfe adını yazdırma fırsatını kaçıramazdı. Challanger, kimsenin iddialarına inanmasada birçok kişinin iddialarını ciddiye almasından memnundu. Fakat Güney Amerikada neyle karşılaşacaklardır? Dinazorlarla mı karşı karşıya kalacaklardır? Yoksa geniş ve uçsuz bucaksız ormanlar ve iddiada bulunan profesörün hayalgücüyle mi? Her iki durumda da hepsini teklikeli bir serüven beklemektedir. “Kayıp Dünya”, Steven Spielberg’in “Jurrasic Park”ın cesur bir öncülü. Dinazorlar dünyasında bu ince ve ustaca betimlemesini, Sir Arthur Conan Doyle’in bal damlayan kaleminden okuyacaksınız.