Askerlerin sıkı korumaları arasında at üstünde ilerleyen komutan belli olurken Kayı Alpleri “Ertuğrul Beyim Çok Yaşa! Ertuğrul Beyim Çok Yaşa!” nidâlarıyla coşuyordu. At üstünde sesleri duyan ve Ertuğrul Bey’i gören komutan dikkatle süzdü. Kayıların etrafında etten duvar olduğu Ertuğrul’un, Kayıların Beyi olduğunu Selçuklu komutanı anlamıştı. Ertuğrul ve alpleri komutanın kalabalıkla gelişini gördüklerinde durmuşlardı. Tuğrul Bey, Ertuğrul Bey’in kolundaki sıyrıklarla ilgilenirken, Ertuğrul Bey, eliyle Tuğrul Bey’in durmasını işaret etti. Komutan epeyce yaklaşmıştı, temiz giyimli uzun sakallı bir Selçuklu askeri koşar adımlarla Ertuğrul Bey’e yaklaştı. Tek dizinin üzerine çöken asker Ertuğrul Bey’e bakarak komutanı takdim etti. “ Es Sultanül Azam, Es Sultanül Galip, Alaaddin Keykubad Hazretleri”… Ertuğrul ve alpler şaşırmıştı. Bir an duraksadılar ve birbirlerine baktılar. Takdim ile birlikte cenk meydanında bir sessizlik oluştu. Meğer koskoca Sultan Alaaddin bizzat ordusunun başında gelmişti. Üstelik ordusu müşkül durumdayken Kayıların desteği sayesinde yenilmemişti.