Alman ordusunun Afganistan’daki “görevinden” dönüşte travma sonrası dağınıklık yaşayan, öfke nöbetleriyle saldırganlaşan, psikiyatrik tedavi gören bir gedikli başçavuş, ortadan kayboluvermiştir. Askerin karısı, özel dedektif Georg Dengler’den yardım ister. Başçavuşun polisçe de arandığı ortaya çıkar. Buna karşılık ordu, kayıp askerini aramakla pek ilgilenmiyor gibidir. O ara, birtakım esrârengiz cinayetler de işleniyordur… Bu karanlık vakanın arka planında, dönüp dönüp Afganistan’da “aslında” neler olduğuna bakıyor, roman. Elit birlik, pusular… Almanya’daki, İtalya’daki birtakım mağaralar - ve Taliban’ın mağaraları… Dedektifimiz, garip bağlantıların, zekâyı fazla mesaiye zorlayan ipuçlarının peşinden gidiyor. Bir yandan da, artık okurun ahbap olmaya başladığı dedektif Dengler’in özel hayatı, duygu karmaşaları, sevgilisiyle tutkulu ilişkisinin peşinden… “Almanya’da polisin ‘adalet uğruna fedakârca hizmetine’ övgü düzmek yerine, toplumdaki adaletsizlikleri ciddiye alan bir polisiye yazarının da olması harika bir şey. İşte bundan ötürü, Kavuran Soğuk’ta da iyiler kazanmıyor.” Trend (onlıne gazete), ağustos 2008