Vedat ve Tevfik’le bir kez daha hasret gideriyoruz. Algan Sezgintüredi bu iki can yoldaşını, Vedat Kurdel ile Tevfik Dağdelen’i, bize ilk kitabı Katilin Şeyi ile tanıtmıştı. Uzun bir aradan sonra da, gerilimi ilk kitap kadar sağlam, karakterleri ustaca işlenmiş Katilin Meselesi yayınlandı. Serinin üçüncü kitabı ise adını, polisiyelere yakıştırılan ‘sürpriz’ katilden almış: Katilin Uşağı. İkinci kitapta evli olduğu için yokluğunu hissettiğimiz, ancak sonradan imdada yetişen Tefo, bu kez de, kişisel nedenlerle, babası emekli baş komiser Nezih Bey ve Vedat ile kurdukları Nezih Dağdelen ve Ort. Özel Araştırma Ltd. Şti. nden ayrılacağını bildiriyor. Oysa belli başlı karakterlerin bize sunulduğu resepsiyondaki katliamın kesinlikle soruşturulması gerek. Hem bu konuda talep var, hem de kendileri de ölümden kıl payı kurtulmuş. Çaresiz, iş başa, yani bir baltaya sap olamamış yakışıklı, iri yapılı Vedat’a düşecek. Üstelik de, bu ortaklıkta payına zekâ düşen kişi o olmadığı halde... Vedat’ın amatörlüğünü her haliyle belli etmesi, onu okura daha da yaklaştırıyor. Algan Sezgintüredi’nin, aşırı güç ve/veya para insana neler yaptırır sorusu üzerinden insan doğası hakkında söyleyecek sözü var. Vedat, bu sefer değirmenlere saldırıyor: Don Kişot gibi yeniliyor ve Cervantes gibi kazanıyor. Kitap kurguları zekice, dili çok özenli Sezgintüredi, aynı zamanda Türkçeyi büyük bir şevkle ve ustaca kullanan ender yazarlardan biri. Önceki iki kitapta olduğu gibi burada da, polisiye kulvarında mizahtan hakkıyla yararlanmanın parlak örneklerini sunuyor.