Birinci Dünya Savaşı esnasında dağılmış ve tam yüz yıl sonra tutkulu bir aşk sayesinde yeniden bir araya gelmiş iki ailenin kaderini anlatan bir hikâye. Aleksandar adında zengin bir Fransız antikacı tesadüf eseri Birinci Dünya Savaşı döneminden kalma el yazısı mektuplar bulur ve Paris’te bir yayınevine gidip bu mektupları yayımlamasını ister. Yayınevinde eski aşkı Sofiya’yı görür. Sofiya yıllar önce gizemli bir şekilde hayatından çıkmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde Paris’te hiç beklenmedik bir anda Dominik ve Lara’nın tutkulu aşkı başlar. Nedir ki Lara Doktor Nikolas’a evlilik sözü vermiştir. Lara ailesinin ve kendinin şerefi ve istikbalini düşünerek sözünde durmak zorundadır. Savaş başlar ve Dominik ve Nikolas cepheye sevk edilirler. Lara tutkulu bir aşk ile bağlı olduğu Dominik’e mektuplar yazmaya devam eder. Aralarındaki mektuplaşma Dominik, Manastır cephesine yakın olan Kaymakçalan Dağı’nda ağır bir şekilde yaralanana kadar devam eder. Sevk edildiği sahra hastanesinde hayatını doktor Nikolas ve Sofiya adında Manastırlı genç bir hemşire kurtarır. Zamanla Sofiya hastasına âşık olur. Aleksandar’ın eline geçen mektuplar sayesinde yüz yıl önce Dominik ve Lara’nın yaşamış olduğu tutkulu aşk günümüzdeki Alekdandar ve Sofiya’nın aşkını ve kaderini belirler. Paris’te Aleksandar ve Sofiya bir kavşakta bulunuyorlar. Bu kavşak ya hayatlarını birleştirecek ya da sonsuza kadar yollarını ayılaracaktır.

Benzer Kitaplar