Kim bilir belki de yazarlar Gogol’un Palto’sundan çıkmamışlardı da Şeytan’ın boynuzlarından düşmüşlerdi. Belki de Dostoyevski o büyülü şeytanlarının gerçek ilhamını gizlemek istemişti. Hem ne de olsa, her yüzyılın olduğu gibi 19. yüzyılın da kendi şeytanları vardı: fabrika bacalarının sisle örttüğü kentlerde cirit atan, insanı yitik cennetler, sonsuz düşüşler için ayartan şeytanları. Anlatılan her şey Dante’nin Cehennemi kadar renkli ve parıltılıydı, Milton’ın Şeytan’ı kadar cezbedici…