Bu çalışmamda cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ölen, öldürülen insan hakları savunucularını ve 'öteki' oldukları için katledilen insanları konuşturmaya çalıştım. Her gelenekten, etnik kökenden, cinsten 'sembol'ler seçtim. Oyun kahramanlarının ortak özelliği, yaşadığımız yeni ortaçağda egemenler tarafından kurban edilmeleriydi. Kimisi daha çocuktu. Kimisi ser verip sır vermeyen militandı. Kimisi sanatçı, bilim insanı, öğrenci, gazeteci ya da sendikacı. Bu insanların sesleri karanlığı yırtıp geliyordu. Bu seslerin sahipleri, benim oyuna verdiğim adla 'Karanlığın İçinde Aydınlık Yüzler'di. Onlara ben de borçluyum, siz de. Onlar sizin için, benim için, çocuklarınız için, denizler, dağlar, nehirler, hayvanlar, bitkiler için, büyük çoğunluğun, hani Nazım'ın 'Akrep gibisin kardeşim' şiirinde betimlediği insanların gösteremediği cesaret ve kararlılığı gösterdiler. Sürüye katılmadılar. 'Oyunda seslerini duyduğunuz bu insanlar, susmanın sizi kirleteceğini, haksızlıkları görüp de bir şey söylememenin, sizi suç ortaklarına dönüştüreceğine inanıyorlar.' Resmi tarih onları yok saysa, unutturmak istese de işte buradalar. Aramızdalar ve sizinle konuşuyorlar. Sizi tarihle ve kendinizle yüzleşmeye çağırıyorlar. Sizi unutmanın kaygan ipine bağlı aymazlık kayığından inmeye ve sokaklara çıkıp 'itiraz etmeye' davet ediyorlar...

Benzer Kitaplar