Karanfilli Dev Amca kitabına bir martının rehberliğinde aynı isimli öyküyle açılan kapıdan giriyoruz. Önce yeşilliğin kalmadığı, çirkin mi çirkin binalarla dolu bir şehre yolumuz düşüyor. O da ne? O mekanik şehirde bir dev yaşamaya başlamış meğerse. Bu devin çirkin binaların arasında kocaman, yemyeşil bahçeli bir evi var. Ancak büyükler bu devden tabii ki hoşlanmıyorlar. Sonra neler mi oluyor? Gelelim diğer hikâyemize… Okombe adında bir çocuğun ülkesinden ayrılıp her şeyin parayla alınıp satıldığı; çocukların okul, hayvanların hayvanat bahçesi, büyüklerin işyeri gibi mekânlara tıkıştırıldığı bir ülkeye gelmesini anlatıyor. Okombe için bunlar çok tuhaf, çünkü kendi ülkesinde böyle şeyler yoktu. Onun ülkesi nasıl mıydı? Çok değişik olmalı. Kente Bahar Hanım Geldi hikâyesinde; Güneş’in kendini göstermediği, baharın ne demek olduğunun unutulduğu, mutsuz insanların yaşadığı bir şehirde “bahar”ı arayan bir çocuğun umudunu okuyoruz. O bahar buraya gelecek! Yoksa neler mi olur? İşte bu üç hikâyenin hepsi Karanfilli Dev Amca adlı fantastik romanda… Hepsinde yaşadığın çevreden bir şeyler bulacağına eminiz.