Tarihin en eski dönemlerinden itibaren gerek deniz alanı gerek bu alan çevresindeki kara parçası üzerinde büyük çekişmelerin yaşandığı Karadeniz ve Karadeniz Bölgesi, Avrupa ve Asya kıtalarının ortasında yer alan konumuyla stratejik bir öneme sahiptir. Karadeniz Bölgesi, bir yandan İstanbul ve Çanakkale Boğazları aracılığıyla Akdenize, Atlantik Okyanusuna ve Afrika kıtasına açılmakta; öbür yandan da Tuna, İdil (Volga), Özü (Dinyeper) ve Ten (Don) nehirleri yoluyla Baltık Denizine ve Hazar Denizine ulaşarak Avrupa ve Türkistan (Orta Asya) içine kadar etki alanını genişletmektedir. Her dönem önemini muhafaza eden Karadeniz Bölgesi, İkinci Dünya Savaşının sona ermesinden sonra başlayan Soğuk Savaş yıllarında da iki ayrı blokun çekişme alanlarından birini teşkil etmiştir. Batı Bloku içinde yer alan NATO üyesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Doğu Blokunun lideri konumundaki SSCB ve diğer Varşova Paktı üyeleri, Karadeniz kıyılarını adeta paylaşarak birbirlerinin egemenlik alanlarını kabullenmişlerdir. Bu dönemde, Karadenizin güney kıyıları Türkiye eliyle NATO tarafından kontrol edilirken kuzey, doğu ve batı kıyıları SSCB ve diğer Varşova Paktı üyelerinin denetimi altındadır.

Benzer Kitaplar