1347 Ekim ayı başlarında on iki Ceneviz kalyonu Sicilya’daki Messina limanına girdi. Kent Eski İpek Yolu boyunca Kırım’dan Karadeniz’i geçerek Avrupa’ya Doğu’dan ipek ve baharat getiren kârlı ticaret rotası üzerindeki ana durak noktalarından birisiydi. Oysa bu defasında Cenova’nın Karadeniz’in kuzey kıyısında elinde tuttuğu Tana ve Kaffa ticaret istasyonlarından gelmiş olan gemilerden hiç ipek ya da baharat boşaltılmayacaktı. Liman yetkilileri on iki kalyonun bordosunda pek az kimsenin canlı kaldığını ve bunların da bariz bir uyuşukluk ve ‘iliklerine kadar yapışmış’ tuhaf bir hastalık sergilediklerini dehşetle anladılar. Kara çıbanlardan ıstırap çekmekteydiler ve vücutlarından çıkan her şey -nefes, kan, irin- berbat kokmaktaydı. Kalyonların varlığı birinci dereceden halk sağlığı tehlikesi olarak kabul edildi ve yaklaşık bir gün içersinde kalyonlar limandan çıkarıldılar, Messinalılar Ceneviz gemilerinin bordosunda buldukları şeyden çok korkmuşlardı. Önlemler makul biçimde koruyucu olduğu halde çok geçti: Cenevizli gemicilerin getirdiği hastalık birkaç gün içersinde kenti ele geçirdi. Lanetli kalyonlar temas eden herkese hastalık bulaştırarak sürüklendiler. Avrupa’ya Kara Ölüm gelmişti.

Benzer Kitaplar