Hayatta hiçbir şeyin yoksa, kaybetmekten korkmazsın. Hem bir okul hem de bir ticari işletme olan Işıltı Sarayı, yoksul kızları üst sınıf leydilere dönüştürerek Yeni Dünya’da güçlü ve varlıklı evlilikler yapmalarını sağlıyordu. Okul, bazı kızlara ancak rüyalarında görebilecekleri lüks ve ihtişam dolu bir hayat vadederken Mira için sadece bir sondu. Çünkü Mira diğerlerinden farklıydı. Evinden koparılmış bir savaş göçmeniydi o. Mücadele etmeyi küçük yaşta öğrenmişti. Tek amacı, evlilik sözleşmesi bedelini kazanıp özgürlüğüne kavuşmaktı. Mira’nın hayatı Grant Elliot’la tanışınca değişmeye başladı. Herkesten sakladığı kimliğinin ortaya çıkmasıyla genç kıza yardım etmekten başka çaresi kalmayan Grant, ona adım adım gizlenmeyi öğretti. Mira gündüzleri baş döndürücü bir leydi gibi davranırken geceleri maskesini takıp adaletsizlik ve yolsuzlukla savaşmaya başladı. Ancak karşı koyması gereken tek güç kötülük değildi. Grant’le arasında giderek artan çekim öyle güçlüydü ki, Mira’nın uğrunda çok çaba harcadığı yeni hayatını yerle bir edebilirdi. Özgürlük bu kadar yakınındayken Mira ideallerini aşk için feda edebilecek miydi?