Çarmıha gerilmişti. Bütün bedeni, baldırları ve erkeklik organının üzeri hariç, çıplaktı, her tarafı amansız ve onulmaz hastalık belirtisi yaralarla doluydu. Yaraların bazıları volkan kraterlerini andırıyordu. Siyah-kızıl saçları geçirdiği zorlu günlerden olacak kirli ve yapış yapış yapıştı. Bu kirliliğe, kulağının arkasından akmış, ki derince bir yaradan geliyordu, donuk kanın kırmızısı karışmaktaydı. Kan donuk olduğu kadar sessizdi de. İri mıhlarla çarmıha çakılmış avuçlarının parmakları birbirinden ayrı, gökyüzünün karanlığına doğru bakmaktaydılar. Başı sağ kolunun üzerine devrilmiş, göğüs kafesi bedeninin ağırlığından ötürü kaburgalarının tümünü ortaya çıkartmış, karnı içeriye doğru çekilmişti. İri, geniş taraklı ayakları ana rahminde ve uykularında nasıl üst üstüyse çarmıhta da öyleydi. Şimdi tek farklılık, soğuk, iri mıhın yarattığı deliklerin bulunduğu yerlerin ceviz büyüklüğünde şişmiş görünümleriydi. Bedeni soğumasına rağmen deliklerin bulunduğu yerler arada bir titremekteydi.