İnsanların birbirleriyle olan karşılıklı ilişkilerini düzenleyen ağlar, kurallar, âdetler, yasalar, sistemler değiştikçe, oluşan bu yeni düzeni ifade etmek ve yönlendirmek üzere düşünsel ve dilsel çerçeveler de doğal olarak değişime uğrar. Müşterek yaşamı bir arada tutan, uyumu ve uzlaşımı sağlayan bu ortak kurgular ve kavrayışlar, birer amaçlar zinciri içinde toplumun rotasını yeniden çizer ve belirler.