Kamilü’l-Kelam, 1925’e kadar çeşitli baskıları yapılmış, yazarı belli olmayan bir romandır. Romana ruh veren Kamilü’l-Kelam isimli kahraman hakikatten yana çarpan feraset sahibi bir dosttur, bilgedir, üstaddır. O roman boyunca aşık gönüllerin taşkın ruhlarını eğitecek, heyecana karşı sükuneti, aceleciliğe karşı temkini, sabırsızlığa karşı sabrı temsil edecektir. Her gece bu iki sabırsız aşık gönül, Kamilü’l-Kelam’ın bir olaya ve duruma denk getirerek anlattığı hikayelerle ateşten tecrübelerini dinleye dinleye ham ruhlarını olgunlaştırırlar. Binbirgece’den bir esinti örneği gibi, Kamilü’l-Kelam gece be gece anlattığı hikayelerle olası kötülükleri, gerçekleşmesi muhtemel tehlikeleri bir yandan erteler, bir yandan da bu kötülüklere ya da tehlikelere maruz kalacak onlanları içsel olarak eğitir. Aslında gece be gece öğrenilen sabırdır, hayatın ibretamiz yüzüdür. Sabır odur ki sözleri, davranışları olgunlaştıra, niyetleri iyileştire... Böyle böyle her gece anlatılan hikayeler sabır öğretisi haline gelecek, öğreti zamana yayılarak ruhlara nüfuz edecek ve muhataplar, görünüşler dünyasının kısıtlayıcı çerçevesinden çıkarak anlamlar dünyasının kavrayışına ereceklerdir. Ve böylece her hikaye ile görünüşün ardındaki gerçeğe çok çeşitli açılardan an be an, adım adım yaklaşırlar. Sonunda hikayeler biter. İki genç artık varmak istedikleri, sevgilinin bulunduğu dünya sarayına yönelebileceklerdir. Fakat asıl önemlisi, onlar, her bir hikaye ile sabır duraklarını aşa aşa sabır sarayını elde etmişlerdir. Zaten o, herkesin ömrü boyunca ikamet edeceği yegane barınak değil midir?

Benzer Kitaplar