Yorulmak bilmez bir makine olan kalbimiz her gün 100.000 kere çarparak atardamarlarımıza 7000 litre kan pompalar. 1628’de kan dolaşımı mekanizmasının keşfedilmesinden beri, duyguların tahtı olan bu efsanevî organın aslında, çarpıcı ölçüde hassas, kesin ve etkili çalışan bir pompa olduğu biliniyor. Canlı insanda kalbin çalışmasını incelemek, XX. yüzyıl başında ilk araştırma yöntemlerinin icat edilmesine kadar bir ütopya olarak kalmıştı. Günümüzde, ekografiler, tarayıcılar, MR, sintigrafiler kalbi üçboyutlu gözlemlemeyi, basınç, ritim ve debi ölçmeyi, anomalileri saptamayı ve kesin bir teşhis koymayı sağlamaktadır. İlaç endüstrisi ve kalp cerrahisindeki fantastik ilerlemeler sayesinde hasta bir kalbin onarılması, hatta yerine bir başka kalp takılması mümkündür. Ama bu tekno-bilim de sınırsız değildir. Jean-Pierre Ollivier’ye göre, bir başka seçenek vardır: Birçok kalp-damar hastalığına yol açan davranışları -tütün kullanımı, aşırı beslenme, hareketsizlik- değiştirmek. Herkesin alabileceği koruyucu önlemler kuşkusuz geleceğin çözümünü oluşturmaktadır.

Benzer Kitaplar