Harflerle donatılınca nevbahar olur beyazlığın… Meltem olur kelimelerin… Cümlelerin duygu ile doldukça üzerinde nemlenir, ılık bir ilkbahar yağmuru olur yağar gönüllere… Kendinden habersiz ama dimdik bu uzun yolun yolcusu olan düşüncelerim şimdi ete kemiğe büründü… Beynimin her kıvrımına misafir ettiğim fikirlerimi, kendime altıncı parmak yaptığım kalemim ile kâğıda sabırla doldurdum. Kavuşmak için her düşünceyi erittim bende… Dünyada dört mevsim vardı. Sen benim beşinci mevsimim oldun. Kalemimin ucunda açtı minik çiçeklerim ve zamanla meyvelerini verdi umutlarım. Kimi zaman bir hüzün rüzgârı savurdu kelimelerimi, kimi zaman ise lapa lapa yağdı üzerine hüzünlerim… Sonunda hep minik bir filiz belirdi kâğıdıma dokunan o narin temasında… Sen bana dört mevsimi aynı kelimelerle yaşatan en güzel ortak nokta oldun. Bir telaş mevsiminin üzerinden seneler geçti işte... Mutluluğun adını, kalem ve kâğıt olarak tanımladığım zamandan beri…