Işığın etrafındaki sinekler gibi huşu içinde dönüyorlardı. Ormanları yakıyor sonra banknot blokları dikiyorlardı. Parayı tavaf ediyor, kendilerinden geçiyor, sonra bana bulaşıyorlardı. Yabancı bir şehre indim; kimse beni tanımasın, bilmesin, biraz huzur bulayım diye. Fakat mıknatıs gibiydim. Parayı, kadını hatta belayı çekmekte üstüme yoktu. Bilmiyorum, belki silahımı yaptıkları alaşımda özel bir çekim kuvveti ya da benim hamurumda yanlış bir şey vardı. Benim adım Ayaz. Kafam fena halde bozuk. Hiddetim şiddetimi besliyor, şiddetimse beni dünyaya karşı daha da sinirlendiriyor. Bu dandik hayatı benim ağzımdan dinlemek istersen kitabın kapağını aç, yoksa kitabı bırak ve bas git!