Kadın olmak... Hikâyelerin içinde kaybolmak. Satırların arasında kendini bulmak... Yalnız olmak, yalnızlaşmak... Farklı durmak, farkı fark etmek... Anne olmak... Bir annenin kızı olmak, eş olmak, sevgili olmak, sırdaş olmak. Kadın olmak çok... ama çok... olmak... Her kadının sahip olduğu o muhteşem derinlik... Ve o derinlik içindeki girdaplar ve dehlizlerdir zaman zaman onları aynılıkta buluşturan. Kadın dostluğu da böyle bir şeydir. Derler ya kadın kadını ya hırpalar ya sarmalar ... 3 kadın dostun inanılmaz hikâyesi, bunu doğrular mı... yalanlar mı... Yaşamın bir ucunda zihni öğrenemediği sırlarla kilit altına alınan ve bunu sürekli bir kaçışla sindirmeye çalışan Melek ile diğer bir ucunda sevgiyle büyütüldüğü yaşamının tam tersine, sevgisiz bir insanın karanlık gölgesinde yaşayan ve bundan sıyrılamayan Lina ve ismi benliğine yansıyan, yaşamını duyumsamak istediği hazlar doğrultusunda yönlendiren Hazal’ın hikâyesi... Üç kadın... Üç yakın arkadaş... Ve onların tüm kadınlarla paylaştıkları, acıyla, mahrumiyetle, şiddetle, aşkla örülü ortak hikâyeleri... Hikâyelerin birinde siz de var mısınız?