Jose Bove: Bu adam bıyık bırakmayı, pipoyu ve Rokfor peynirini seviyor; McDo ları (Mc Donalds’ları) OGM’leri (Genetik bakımdan değişikliğe uğratılmış organizmaları) değil. Özgürleşme sini satın almaktansa, hapiste yatmayı yeğleyecek derecede özgürlüğün tadını çıkarıyor. Millau’daki McDo’nun sökülüp atılması, size, herkesin içinde kendini bulabileceği modern zamanların bir kahramanını sunuyor. Jose Bove, yine de Asteriks’e benzeyen medyatik karikatürüne indirgenemez. Bu simgenin arkasında bir insan vardır: Birtakım davalara sadık kalan bir ömür vardır. Nasıl Jose Bove olunur? Küçükken hangi kazanın içine düşmek gerekiyor böyle olmak için? 1970 yılında liseden atılır, silah altına alınmayı reddeder. 1973’te Larzac’a iltica eder ve karısıyla birlikte vatanda yaşamaya ve çalışmaya karar verir. İnsanı tutuşturan, onu derhal harekete geçiren kökler vardır: Jose Bove ile Greenpeace’nin Gökkuşaı Savaşçısı’nda karşılaşıyoruz; onu, öldürülen Kanak lider Tjibaou’nun, sendika militanlarının, Tahitili bağmsızlık taraftarlarının vb.nin yanında buluyoruz. Köylü Konfederasyonunun kuruluşuna ve bu konfederasyonun OGM’lere, sağlığa zararlı hayvansal unlara karşı köylüye özgü bir tarım için, herkesin suya erişim hakkı için verdiği mücadelelere katılır. Jose Bove, isyan rüzgarını üfleyen bu büyük cumhuriyetçi ağızlara mensuptur; ve gün geçtikçe mücadele etmenin kötü bir şey olmadığını ispatlar. Tavizsiz bir hayat.