Türkiye'de 18. yüzyılın sonlarından itibaren mühendislik, tıp, veterinerlik ve ormancılık gibi alanlarda çeşitli dönemlerde yabancı öğretim elemanlarından yararlanılmakla birlikte bunların sayıları bir okulda aynı anda bir veya birkaç kişiyi geçmedi. Birinci Dünya Savaşı sırasında da yabancı öğretim elemanları getirtilerek, günümüzde de bir tutku olarak devam eden reform çabalarının ilk örneklerinden biri Darülfünun'da yapılmak istendi. Günün koşulları içinde Türk-Alman ittifakının bir sonucu olarak bu öğretim elemanları Almanya'dan sağlandı. Bu kapsamda üçü İstanbul'da bulunan ve on yedisi Almanya'dan gelen yirmi Alman ve Avusturya-Macaristan uyruklu bir Macar müderris olarak görevlendirilerek, bunlara Alman uyruklu altı teknik yardımcı da eklendi. Böylece Türkiye'de ilk kez bir okula aynı anda bu kadar çok sayıda yabancı öğretim elemanı gelmiş oldu. O günün deyişiyle Alman müderrisler, 1915-1918 yılları arasında Türkiye'de üç yıl kalmış ve Mondros Mütarekesi sonucunda Türkiye'den ayrılmışlardır. Alman müderrislerin, bu dönem içinde kalıcı nitelikte fazla bir etkileri olmadı, bir Alman Üniversitesi kurma girişimleri başarıya ulaşamadı, kurmaya giriştikleri sivil meteoroloji ağı ve teşkilâtı da Mütareke'nin hemen ardından dağıtıldı ve kurdukları enstitülerin çoğu kapatıldı. Kalıcı etki olarak bir Türkiye Jeoloji Kurumu kurma düşüncesi varlığını sürdürerek 1930'lu yıllarda Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü'nün kuruluşu ile sonuçlanacak, bunun yanısıra üç Alman müderrisin 1917'de başlattıkları kimyagerlik öğretimi gelişerek varlığını sürdürecektir. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, daha önce yine Prof. Dr. Emre Dölen'in 5 ciltlik Türkiye Üniversite Tarihi'ni yayınlayarak, adeta kendi kendine yüklendiği bir misyonu bu eserle de sürdürerek, üniversite tarihimize önemli bir katkıda daha bulunuyor. Akademik dünyamızın özellikle kendi tarihine hiç de meraklı olmadığını bildiğimiz için, Prof. Dölen'e değerli çalışmalarından dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır.