BÖYLE ŞEYLER FİLMLERDE OLUR Beş yıl sonra kendimi edebiyat dergileri toplantılarında, sahaflarda, pijamalarımı çekmiş hâlde taksitlerini yeni bitirdiğim kanepede uzanırken, çekirdek çitlerken, bebek severken, halı sahada kalecilik yaparken, olmadık şutları çıkarırken, umulmadık goller peşindeyken, parlak imgeler peşinde depar atarken… Beş yıl sonra kendimi.. GELECEK VE DİĞER MESELELER : bu şiiri çok turuncu halk otobüsünden, halkla yan yana, halkımla son xanaxtan üç saat sonra, bir saat kala sıradaki line’a, sıradaki halkların neyiydi tam olarak savunduğumuz, yumruğun hangi biçimiydi bu şiiri ihtiyarlar parkından, geçmişlik hissinden, durmadan konuşmaktan bu şiiri bugün yazarsam okkalı bi çığlık atarım, kusura bakma bu şiiri çok geniş plaza asansöründen, ton balıklı öğle salatalarından, salata kırmızılı kızlara kaçamak bakışlardan, iskambil falından faiz hesaplarından, tatil planlarından, makyaj tazelemelerden bu şiiri kimsesizler mezarlığından, unutulmuş kahvelerden, dalgınlıktan bu şiiri bugün yazarsam ağzını burnunu kırarım, kusura bakma KARA DURSUN VE DİĞER ANKARA SÖYLENCELERİ : Hikâyeler evrenseldir. Çünkü temelde anlatılan daima insanın hikâyesidir. Muhakkak bir köşesinden salt gerçeğin üzerine kuruludur ve dünyanın neresinden yükselirse yükselsin o ses, acısıyla, hüznüyle, neşesiyle ve diğer tüm yaşanmışlıklarıyla insanı anlatır. İşte, İsmail Kılıçarslan, bu kıymetli madeni işliyor Kara Dursun ve Diğer Ankara Söylenceleri’nde. Her daim insanı merkezde tutarak bir Ankara portresi çıkarıyor. Çukur mahalleden, Eski Garajlar’dan, kondulardan, pavyonlardan, yokluktan, dostluktan çekip çıkarıyor hikâyeyi ve ışık tutuyor muzip bir çocuk gibi bir dönemin karanlığına. Bir daha unutulmayacak şekilde fısıldıyor kulaklara hiç kimselerin hikâyesini. BAŞKA MASALLAR : Zebercet oğlu Zülküf, eski ve inatçı bir masalın yapayalnız kalmış kahramanıdır. Zülküf zamanın sahibinden emir alıp da Nişabur yoluna düşeli kaç gün geçmiştir bilinmez. Bilineni şudur ki, Zülküf, Nişabur’a doğru giderken zaman içre gittiğinin de farkındadır. Yaşadıklarını düşünür yol boyu. Öyle garip haller, öyle değişik işler gelmiştir ki başına, “Keşke makamından bir demet çiçek mi derdin de düşünürsün” diye sorar kendi kendine. Zülküf nihayet bu masalın zamanının da coğrafyasının da aslında olmadığını anlayıp asıl olanın yolculuk etmek, üstelik içinden içine yolculuk olduğunu keşfedince rahatlar.