Anadolu halkı arasında ismin önemine dair yerleşik olan çok güçlü bir geleneksel inanç vardır. Eskiler deyim olarak “kişi ismiyle müsemmadır” demişler. Bu deyiş insan ismiyle birdir yani karakterinde onu yansıtır anlamında kullanılagelmiştir. Sünetullahın matriksi öyle bir şaşmaz kudretle saat misali işliyor ki, seyreylerken hayran olmamak elde değil. Kimin uzun kimin kısa, kimin zayıf kimin iri, kimin zeki kimin güzel, kimin kaş çatıp kimin kel olacağı, kimin huzurlu bir aileye kimin kavga dövüşün ortasına doğacağı tesadüf olmayıp doğmadan önceki imzaladığımız yaşam kontratında belirleniyor. Bütün ruh varlıkları doğacağı yeri, zamanı ve aileyi seçerek doğmaktadır ve bu yaşam planı dahilinde gereken karakter meziyetlerini yansıtacak olan uygun bir ismi liyakat sonucu alıp gelmektedir. Yani kişinin ismini koyanlar anne babalar ve diğer ilham sahipleri değildir, ismin seçimini bizzat bebeğin ruhunun öte alemden verdiği telepatik yayın belirler. Netice olarak şu sonuca varabiliriz, ”ismimiz neyse hakikatimiz odur”.