Türkiye’de hem akademik hem de popüler düzlemlerde işçi sınıfı tasavvufu büyük ölçüde örgütlü işçi sınıfı kesimleriyle sınırlı kalmıştır. Bu tasavvur, bir yandan ücretli emeğin büyük işletmelerde toplanacağını uman modernleşmeci ideolojiden, diğer yandan da küçük işletmelerdeki ücretli emeğe atfedilen özelliklerden beslenmektedir. Ülke ve dünya ölçeğinde yaşanan gelişmeler küçük istihdam birimleriyle ilgili beklentileri yanlışlamaktadır. Sanayi ve hizmet sektörlerindeki yeni işbölümüyle birlikte ortalama işyeri ölçeği küçülmekte, geleneksel küçük işletmeler bu bölümüne eklemlenerek nitelik değiştirmekte ve bu işletmelerde ücretli emeğin ağırlığı artmaktadır. Bir alan araştırmasına dayanan bu çalışma, küçük işletmelerdeki emek ilişkilerinin pre-kapitalist özellikler taşıdığı, bu işletmerdeki işçilerin ücretli emek biçimlerini temsil ettikleri, yarı-proleter oldukları, yakın zamanda göç etkileri ve güçlü kırsal bağlantılara sahip oldukları şeklindeki alışılagelmiş kanaatlerin en azından tartışmalı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu özellikler bakımından, küçük sanayi işçileriyle işçi sınıfının diğer kesimleri arasında keskin farklılıklar yoktur. Farklılık kendini öncelikle kolektif davranma imkanlarının yapısal olarak son derece kısıtlı olduğu işyeri ve emek piyasası düzlemlerinde göstermektedir. Buna eşlik eden ve işçi sınıfının hegemonik kesimleriyle bağlantıların zayıflığıyla derinleşen diğer olgu ise yeniden-üretim alanlarındaki kültürel ve siyasal yalıtılmışlıktır.