İNSANLAR’daki; öykü ve hikâye terimlerinin ötesinde duran kısa kurgusal metinler, klişelerle yüklü Edebiyat Tarihi ve onun koltuk değnekleriyle bugünlere gelen Edebiyat Eleştirisi’nin küçük insan vurgusunu, absürd, mizah, ironi ve humordan aldığı destekle sorguluyor. Sorgusu bu yüzden kaş yaparken göz çıkarmıyor; göze ilişiyor. Hatta göz, onlara odaklanmak için sabırsızlanıyor. Bu kısa kurgusal metinlerde buluşan, küçük olmadıklarını bilen ama bildiklerini okurların gözüne sokmamaya niyetlenen İNSANLAR; dram ve trajedi yüklü hayatların izini sürseler de acının çığırtkanlığına girişmiyorlar. Çünkü absürd, mizah, ironi ve humor, onlara, hoyratlıktan hoyratlık devşiren, gerçeğin kopyası değil, kendisi olan kurgusal hayata sadece tutunma değil, dayanma gücü de aşılıyor.