Dostoyevski’nin henüz yirmi dört yaşındayken kaleme aldığı ilk roman olan İnsancıklar; Rus edebiyatında “İşte yeni Gogol!” diye sevinçle karşılanan yazarın edebiyat dünyasına attığı ilk adımdır. İnsancıklar’ın mekanı, pek çok Dostoyevski öyküsünde olduğu gibi yine Petersburg. Büyük ustanın, o güçlü üslubuyla anlattığı; sıradan, pek fazla dikkat çekici olmayan, fakir insanların dostluk ve sevgi öyküsü. “…Nedense, bahar insanda sıcak ve mutlu hisler uyandırıyor. Tabiatla birlikte insanın duyguları da canlanıyor. Ben ki, hayatta dikili ağacı olmayan zavallı bir ihtiyarım. Düşünebiliyor musun, ben bile hayal kurabiliyorum!”