İnsan hakları ile günümüzde bu haklar adına açılmış savaşlar arasında özgün bir ilişki var mıdır? Bugün insan hakları, tüm dünyada zulüm ve tahakküme karşı bir duvar mı oluşturuyor yoksa yükselmekte olan bir imparatorluğun ideolojik kılıfı haline mi sokuluyor? İnsan hakları, eleştirel hukuk ve siyaset felsefesi konularında günümüzün öndegelen hukukçularından olan Costas Douzinas’ın İnsan Hakları ve İmparatorluk – Kozmopolitanizmin Siyasi Felsefesi adlı bu önemli eseri, hukuk ve siyaset felsefesinde eleştiri ile direnişin rollerini incelerken, bunların yaratmış oldukları toplumsal paradoksları ele alıyor. Gerçekten, bugün de insan hakları güç ve tahakküme karşı bir savunma aracı olmaya devam ediyor. Ancak bu noktada Batı dünyası, şiddet kurbanlarının kurtarıcısı rolüne soyunarak, bu bölünmüş dünyada, insan haklarının idealist, evrensel duruşunu tersine çevirmiş; insan haklarını bu yolla insan hayatını düzenleyen bir araca, dolayısıyla kamu iktidarının ve kişisel isteklerin ifadesine dönüştürmüştür. Peki, insan hakları, tahakküm ve baskıya yahut yükselen imparatorluğun ideolojik cilasına karşı bir savunma kalkanı mıdır? Bunun yanısıra kozmopolitanizm, adaleti mümkün kılma ve geç kapitalizmin küresel dünyasını huzura kavuşturma yöntemi midir? Bunlar, genellikle son on yılın hızlı gelişen şaşırtıcı olaylarının gün yüzüne çıkardığı türden sorular olarak karşımıza çıkıyor. Douzinas, bu kitabında yeni dünya düzeninin yarattığı sorunları, günümüzde hukukun işleyişini, adalet kavramının egemenlikle içiçe geçişini, entelektüel ve akademik eleştirinin amfi ile devlet bürokrasisinin çarkı arasında köprü kurabildiği yerleri keşfediyor. Yazara göre bu çalışmanın en önemli yanı ise direnişin siyasal felsefesini geliştirme çabasıyla, eleştirel kuramı yakın tarihin siyasal ve hukuki özellikleriyle biraraya getirmesi olarak kendini gösteriyor. İnsan Hakları ve İmparatorluk, öne sürdüğü tüm iddia ve çözümlemeleriyle akademik dünyamızda da tartışma yaratacak bir kitap.

Benzer Kitaplar