Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde doğup yetişen ve Cumhuriyet’in kurucu kuşağı arasında yer almış bilim insanlarından biri... 1912’de Balkan Savaşı başlarken girdiği Tıbbiye’de, Trablusgarp ve I. Dünya Savaşlarına da tanık olmuş, Kurtuluş Savaşı sürerken nöropsikiyatri ihtisası yapmış ve genç Cumhuriyet’in kısıtlı imkânlara aldırmadan 1925’te yurtdışına gönderdiği öğrenciler arasında yer almış genç bir tabip... Yurtdışından ilk Türk fizik tedavi doktoru olarak geri dönen ve hocaların hocası olarak da anılan Osman Cevdet Çubukçu’nun 53 yılını verdiği meslek yaşamı, aynı zamanda bilim tarihimizden bir kesit. Modern Türk tıbbının kapsamlı bir tarihçesinin de sunulduğu bu çalışma, yakın tarihimizin, kısıtlı olanaklarla mesleklerinde mucizeler yaratmış kuşağını daha yakından tanımak isteyenler için... Osman Cevdet Çubukçu (1895-1965) Ankara'da doğdu. 1912'de Tıbbiye'ye girdi. I. Dünya Savaşı'nda okul arkadaşlarıyla Çanakkale'de tabip muavini olarak görevlendirildi. 1918'de mezun oldu ve nöropsikiyatride profesör agreje olarak Tıp Fakültesi kadrosuna girdi. 1927'de fakülte onu Paris'e fizik tedavi ihtisasına gönderdi. 1928'de yayımladığı fizik kitabı, bu alanda bir Türk hekiminin yazdığı ilk eserdi. 1929'da yurda döndü, Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesi'nde Fizikoterapi Enstitüsü'nü kurdu. 1937'de profesör oldu ve hemşehrisi Melahat Aktar ile evlendi. 1938'de Atatürk'ün hastalığında fizik tedavi ve masaj uygulaması için Dolmabahçe'ye çağrıldı. 1954'te Romatoloji ve Fizikoterapi Mecmuası'nı yayımlamaya başladı. 1955'te ordinaryüs oldu. 1958'de Türk Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Derneği'nin kurucuları arasında yer aldı. 27 Mayıs 1960'tan sonra üniversiteden çıkarılan 147 profesörden biriydi. 1962'de üniversitedeki görevine döndü. 1965'de kliniğindeyken geçirdiği kalp kriziyle hayata veda etti. Ardında, kuruculuğunu yaptığı fizik tedavi dalını, bir fakülte kliniğini ve 25 kitap ile 87 makale bıraktı.