Sevgili Öğretmenler ve öğretmen adayları: Elinizdeki kitap, oturup hayalin tasarımlar yapan bir yazarın düşlerinin ürünü değildir. Aksine, 28 yıllık meslek yaşamının yedi yılını sınıf öğretmeni olarak birinci sınıfta ilkokuma–yazma öğreterek, iki yıl süren ilköğretim müfettişliği döneminde sınıfta ilkokuma–yazma öğreten öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları gözleyerek, geri kalan kısmı da sınıf öğretmeni yetiştiren kurumlarda; "Başarılı bir ilkokuma–yazma Öğretimi nasıl olur?" sorusuna yanıt arayarak geçiren bir meslek adamının deneyimlerinin ürünüdür. Okuma, günümüzde en temel bilgi edinme yollarının başında gelmektedir. Yazma ise, duygu, düşünce ve izlenimleri açığa vurmanm bir aracıdır. Bu iki etkinlik, bu öneminden dolayı, toplumda kabul görmenin ve bir yer e–dinmenin en temel araçlarıdır.Kişinin hayattaki başarısı, bir ölçüde sahip olduğu okuma–yazma becerisinin niteliğiyle eş değerlidir. Sadece okur–yazar olmak yaşam başarısı için yeterli olmamakladır. Günümüzde hızlı okuma teknikleriyle dakikada 2000–3000 sözcüğün okunabildiğinden söz edilir olmuştur. İnsanın arük başarılı olabilmesi için başka seçeneği de yoktur. Çünkü günümüz dünyasında bilgi patlaması yaşanmaktadır. Bu gelişmelerin hızla izlenmesi ve toplum yaşamındaki yerini alması gerekmektedir. O hâlde, çocuklarımıza kazandıracağımız okuma–yazma becerisinin niteliği de önemlidir. Arük okuma–yazma öğrensin de nasıl olursa olsun diyemeyiz. Çocuğa kazandıracağımız okuma–yazma becerisi, "hızlı, doğru, anlayarak ve kavrayarak" okuma ve okuduğundan zevk alma, bir başka anlatımıyla "eleştirel" bir okuma ve işlek, düzgün bir yazma ilkokuma–yazma öğretiminin temel hedefi olmak durumundadır.