Batılı psikoloji kuramlarının açık ya da örtük olarak varsaydığı ve idealize ettiği özerk, bağımsız, kendine yeten birey kavramsallaştırması evrensel midir? Batı ve Doğu toplumlarındaki birey ve bireyleşme süreçleri, aile dinamikleri ne kadar benzerdir, ne kadar farklıdır? Türkiye ne kadar Batı, ne kadar Doğu toplumudur? Bütün bunlar psikoterapi pratiğimizi nasıl etkileyebilir? Bu kitap, Güler Okman Fişek’in hem bir klinik psikoloji akademisyeni hem de bir psikoterapist olarak tüm meslek hayatı boyunca imbiklerden geçirerek bu sorular için önerdiği cevaplardan oluşmaktadır. Türkiye’nin ne tipik bir Batı toplumu ne de tipik bir Doğu olmadığı, özgün bir bileşim olduğu, bu bileşimin en iyi ailevi benlik gibi bir benlik katmanıyla anlaşılabileceğini anlatıyor Güler Hoca. Günümüz Türkiyesi’nde sert hiyeraraşik sosyal yapı ve aile formlarının geleneksel formlara göre daha gevşemiş olmakla birlikte, aile dinamiklerinde yakınlık/bağlılık ihtiyaçlarında o denli azalma gözlenmiyor ve bu özgün durum kısmen bireyselleşmiş ailevi benlik yapısını ortaya çıkarıyor. Benlik kurguları her zaman sosyo-kültürel bağlamlarında ele alınıyor. Güler Hoca, kuramsal çatısını kurarken, Alan Roland’ın kültürlerarası psikanaliz yaklaşımından, ilişkisel psikanalizden, aile sistemleri yaklaşımından ve Türkiye toplumu üzerine aile/ benlik konularında yapılmış birçok araştırmadan faydalanıyor. Kitabın son bölümlerinde ise bol vaka malzemesi ile desteklenmiş olarak bütün bu evrensele dayanan yerel bilginin psikoterapi pratiğimizde nasıl kullanılabileceğini gösteriyor. Bu sayede, hangi ekolden olursa olsun, Türkiye’de psikoterapi yapma derdi olan herkesin çok şey öğrenebileceği bir kitap ortaya çıkmış oluyor. - Murat Paker