Ülkemizde ve başka ülkelerde toplumsal alana ilişkin çok önemli politika kararlarında neo-klasik iktisadı belli bir yönde biçimlendiren anaakım iktisat söyleminin ağırlığını koruyor. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve iletişim alanlarında da yeniden yapılanma politikalarının meşrulaştırılmasında “verimlilik”, “serbest piyasa”, “parasını ödeyene hizmet”, tüketici yararı” ve benzeri kavramlar yoğun olarak kullanılıyor. Bu kitapta bir bölümü ekonomi-politik yaklaşımlar ise anaakım iktisat yerine, bir anlama çabası olarak “iktisat”ın diğer alanlarla alışveriş içinde olan bir toplumsal bilim olmaya yönelebileceğini gösteriyor. Öte yandan ülkemizdeki iletişim araştırmaların durumu da pek parlak gözükmüyor. Araştırmaların sayısı bir yana, kapsadığı alanların da yeteri kadar çeşitlenmiş olmadığını söylemek mümkün. İletişim araçlarının çıktılarına (içerik) ve gerçeklikten koparılmış abartılı bir “kültürün önceliği” yaklaşımıyla kimlik siyasetine odaklandığı günümüzde, çok-disiplinli yaklaşımlar her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Elinizdeki kitap altı araştırmacının birbirini tamamlayan 13 araştırma makalesinden oluşuyor. Bu makalelerin bir bölümü hem neo-klasik iktisadın hem de diğer ekonomi-politik yaklaşımların iletişim ağlarına ilişkin kavramlarını tanıtıyor. İletişim ağları, kitle iletişim araçları ve etkileşimli yeni medyaların (telekomünikasyon, bilgisayar ağları gibi) yöndeşmesi bağlamında “geleneksel” ve “yeni medyayı” kapsamaktadır. Makalelerin bir bölümü de bu kavramlarla Dünya’daki ve ülkemizdeki somut görgül malzeme arasında bağ kurmaya çalışıyor. Hiç kuşkusuz iletişim ağları dediğimiz zaman bu kavramın içine giren tüm unsurlar kitapta kapsanmıyor. Örneğin, iletişim ağlarını mümkün kılan donanım sektörlerinin bir bölümü kitabın içinde yok. Basılı medya ve sinema filmlerinin olmadığı gibi... Boşlukta kalan alanlar araştırmacılarını bekliyor.

Benzer Kitaplar