Kemal, resmi bir kurumda yıllarca çalışarak, oradan emekli olmuştu. Emekli olunca sudan çıkmış balık gibi ne yapacağını şaşırmış kalmıştı. Emekli ikramiyesi ile küçük bir dükkanı kiralık tutmuştu. Burada seramik çamurundan, işlenmesi kolay ağaçlardan heykeller yapıyordu. Bu yeteneği Allah vergisiydi. Etrafında ilgi odağı olmuştu. Yine bir gün malzeme almak için, sabah erkenden toptancıların olduğu semtin yolunu tuttu. Birden, arkasında birisinin olduğunu hissederek, içgüdüsel bir refleksle geriye döndü. İndiği merdivenin yanında bir kadın duruyordu. Bakışları tarif edilmez bir şekilde, karşısındaki kişiyi etkiliyordu. Kadın onu bileğinden kuvvetlice yakaladı, ben falcıyım senin falına bakmam gerekiyor dedi...