Laik olduğunu iddia eden bir ülkede din derslerinin zorunlu olması, tanrısız düşüncenin temellerini açıklayacak basit bir metnin, aradaki bütün farklara rağmen, ilmihal benzeri bir kitabın gerekli olduğunu düşünmemize neden oldu. Farklılık ve güçlük, ateistler için dogmalar ve vahyedilmiş hakikatler diye bir şeyin bulunmamasından kaynaklanıyor. Onların yerine ateizmde, insanoğluna ve insanoğlunun evrenin kalanıyla ilişkisine dayalı bir ahlaka ulaşan bir dizi düşünce ve akıl yürütme vardır. Ateizm, özgül öğretisi olmayan bir izm dir; başkalarının, yani fizikçiler, kimyacılar, biyologlar, jeologlar, sosyologlar, antropologlar, tarihçiler ve dünyanın diğer araştırmacılarının düşünce ve keşiflerinden beslenir. Entelektüel bakımdan kimsenin otoritesine sığınmayan ateizm, dörtbaşı mamur bir öğretiye dönüşme tuzağına düşmez ve böylelikle, düşüncesini dogmatikleştirme eğiliminden kurtulmayı başarır. Ateizmin özgün yanı, terimin etimolojik anlamıyla, laik bir ahlakının olmasıdır: laik, köken olarak, sınıfsız anlamda halka ait demektir.