“Geçen yılın kurumuş yaprakları ayaklarımın altında hışırdıyor, ağaçların arasındaki yarı karanlıkta gölgeler gizleniyordu. Sağ yandaki eski meyve bahçesinde, gene yaşlı olsa gerek, bir sarıasma kuşu pek isteksiz, cansız, uyuşuk ötüyordu. Ihlamur ağaçları bitince taraçalı, çatı arasında odası olan beyaz bir evin yanından geçtim. Az sonra karşıma yeşil çam ağaçlarının kuşattığı bir çiftlik avlusuyla, karşı kıyısında küçük bir köy olan büyükçe bir göl çıktı. Birdenbire içime candan, pek yakın bir şeyin özlemi dolmuştu. Buraları çocukluğumda görmüştüm sanki.”