Engin Turgut’un pek çok resim ve şiir yazısını, birkaç tane de mektubunu okudum. Aralarında bana da gönderilmiş mektuplar, yazılar vardı. Çoğunun ‘kişiye özel’ olmasına rağmen, tümünü bana yazılmış gibi okudum. İyi şiir gibi, iyi yazının da böyle bir başarısı var. Ne için, neye dair, kim hakkında yazılmış ve hangimize gönderilmiş olursa olsun, bizim için yazılmış gibi okuruz. Bunda elbette Engin Turgut’un şiiriyle oluşturduğu ‘hassasiyetin’ de büyük payı var: Saat altı/Hüznün mesaisi bitti/Hadi içelim/Şimdi insan olma vakti dizelerinde hepimizi buluşturan bir ‘hassasiyet’ten söz ediyorum. İşte Hiçbir Zamana Sığmayan bu kitap da, Engin Turgut’un o içli dizelerinin, insana, dostluğa ve ahbaplığa, geniş zamanlar için sunulmuş bir armağanı gibi. Hepimize gönderilmişse, bana da gönderilmiştir diye severek, sevinerek okudum.