Eğlendirmeyedeğil, eylemeyegeldik. Biz bilmiyoruz. Biz bir hüsranın içindeyiz. Bak, az ya da çok bir şeylerimiz yok mu şu kâinatta? Her şeyden biraz almadık mı payımıza düştüğü kadar? Ufalanıp toz olacak şu dünyadan parsel parsel topraklar almadık mı? Yüksek binalar kurmadık mı üzerlerine? Dünya bizim olsa, gene de gözümüzün görebildiği, midemizin alabildiği, avuçlayabildiğimiz kadarını almayacak mıyız? O halde neden bu hırgür, hırs, doyumsuzluk? Neden bu kadar açgözlü ve pervasızız? Neden gün bugündür diyerek hem ahireti hem dünyayı kurtarmanın gayreti içinde olamıyoruz? Ne zaman kendimizi karşımıza alıp sükûnet içinde dinleyeceğiz kalbimizi, gönlümüzü ve derdimizi? Hiçliğimizi... Oysa... Ne varsa harap bir kalpte var! Oysa... Eğlendirmeye değil, eylemeye geldik.