Anlama, açımlama ve yorumlama sanatı olarak kabul edilen hermeneutik başlangıçta özellikle geçmişten gelen ancak gelinen aşamada dil ve içerik açısından anlaşılır olmaktan çıkmış bağlayıcı ve kutsal metinleri tekrar anlaşılır hale getirmek amacına hizmet eder ve 18. yüzyılın sonlarına kadar özellikle teoloji ve kısmen de hukuk alanında kullanılır. Ancak özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren edebiyat metinlerinin yorumlanması alanında da kullanılan genel bir hermeneutiğe dönüştürülmesiyle birlikte çeşitli sorunlarla karşılaşır ve ağır eleştirilere uğrar. Hermeneutik, karşılaştığı bu sorunların, getirilen eleştirilerin ve çoğu zaman da içinde bulunduğu dönemin düşünce sistematiğinin etkisiyle konumunu ve bakış açısını sürekli gözden geçirir. Bu çalışmada Schleiermacher, Dilthey ve Gadamer’in hermeneutik üzerine ortaya koydukları düşünceler ve ışığında bu gözden geçirmenin nasıl gerçekleştiği ve bunun hermeneutiğin özellikle edebiyat metnine yaklaşımını nasıl etkilediği sorunu üzerinde durulmaktadır.