...İstanbul’da bir özel okul duvarını kaplayan bir tablo var. Bilim insanlarının resimleriyle süslü. Roger Bacon’dan Leonardo Da Vinci’ye, Kopernik’ten Einstein’a kadar. İnsanlığın kaderini etkilemiş bir çok büyük insan. Hepsi yabancı. Aralarında bizden bir tane bile yok... Bu duvarın önünde durdum: Bu bilginlerin yolunu açan, bunlara büyük bir hazine bırakan Urfalı Sabit bin Kurra’nın, Horasan’dan gelip Bağdat’ta kimya biliminin temellerini atan Hayyan’ın, Astronom Musa bin Şakir’in, ilk hastahaneleri kuran Horasanlı Dr. El Razi’nin, Biruni’nin, suyu yokuş-yukarı akıtan Cizre’li Cezeri’nin, Piri Reis’in, matematiğin babası Harizmi’nin, İstanbul rasathanesinin kurucusu Tagiyeddin’in resimleri yoktu, ama hiç birinin yoktu. Yüreğime derin bir sancı saplandı. Çünkü çocukluğumda da sadece yabancı bilginlerin icatları bize okutulurdu. ‘Demek ki bizim yok’ diye düşünürdüm. Düşünür ve aşağılık duygusuna kapılır, büyüğünce bilim insanı olmak isterdim. Fakat hayat beni yazar olmaya yöneltti ve çok bilim insanımızın olduğunu öğrendim, onların izini sürdüm. Bu kitapla, ele avuca sığmayan çocukluğunu anlattığım Cezerî’yle işe başlayalım dedim. Okudukça onur duyacaksınız. Bu ilk kitabımız olsun, hikâyeniz bol olsun...