“Romandaki hangi kadınsın?” diye sordular. Hepsiyim ya da hiçbiri. Peki sen, sen hangisi değilsin? Şiddetin her türlüsüyle yaşamaya alışmış kadınlardır coğrafyamızın kadınları. Şiddet, türlü maskeyle ve envaı çeşit kılıkta zuhur eder ve saldırır yaşamdan yana inceliklere. Fakat kadınlar farkına varmazlar ve şikâyet bile etmezler hallerinden çoğu zaman. Ama belki de onları en derinden acıtan şiddet, kendini sevginin, aşkın ve iyiliğin tezahürü olarak sunan formudur. Coğrafya kader olmayı sürdürse de kadınlar sürdürmeyi sürdürmenin kâhinidir. Kadının kendi içindeki başka bir savaşı ise savaşırken “kadın” kalabilmektir. Yazar; Hayat, Mina ve Jiyan’ın ellerinden Beckettvari tavrıyla tutuyor; “Olsun” deyip, “Yine dene” diye fısıldayan Beckett’a nazire edercesine... Bu ülkenin gerçek azınlığıydı kadınlar! Her türlü şiddetin orta yerinde inşa edilen kadın oluş’un mücadelesine gark olmuş biçimde değil, kadın olmanın kutlanacağı günlerin hasretiyle...