Her çocuk bilim insanıdır... Neden mi? Araştırmalar gösteriyor ki, bir çocuk, yetişkinlere göre anlamsız sayılacak oyunlarında bile bilimin tüm gerekliliklerini karşılıyor ve sonu gelmez araştırmalar sonucunda birtakım bulgulara ulaşıyor. Peki bu süreç nasıl başlıyor? Tabii ki merakla! Çocuklar önce merak ediyor. Biz yetişkinler her merak ettiğimizin arkasına düşüyor ve araştırma için emek harcayarak, araştırmanın getirdiği bedelleri ödüyor muyuz? Bu soruyu sizin yerinize ben cevaplayabilir miyim? Biz yetişkinler çocukluktan yetişkinliğe ilerleyen yolda çevremizden aldığımız eleştiri, önyargı, umutsuzluk ve yargılar sebebiyle merak duygumuzdan çabuk vazgeçiyoruz. “İcat çıkarma şimdi!” “Yine saçma sapan işlerle uğraşıyorsun!” “Neden uğraşacaksın ki onunla deli misin?” “Hayal dünyasında yaşıyorsun!” “O kadar oyuncağın var sen kalkıp çöple mi oynuyorsun?” Evet... Bunlar gibi pek çok yargı; merak ve araştırma güdüsünün önünü kesiyor maalesef... Onaylanmak adına önce kafamızdaki hayallerden vazgeçiyoruz ve hayallerin gerektirdiklerini yerine getirmiyoruz. Ardından merak etmenin kötü bir şey olduğuna karar veriyoruz ve sonunda merak etmeyi bile bırakıyoruz. Sonra ne oluyor dersiniz? Yetişkinlik kıskacına giriyoruz, hayal etmeyi ve hatta düşünmeyi bile bırakıyoruz. 3-6 yaş sürecinde oyun artık hayallerin kapılarının aralandığı ve çocuğunuzun mükemmel hayal dünyasına girerek sonsuz oyun seçenekleriyle karşılaştığı bir dönem... O zaman bahane bulmayı bırakın ve bu yaratıcılık dolu dünyaya giriş yapın. Hadi bakalım, oyun başlasın!

Benzer Kitaplar