Kabir toprağını atmak için seçtigi yataklarına prangaladılar ayaklarını, başladılar semazen gibi aşkla dönmeye, durmaksızın. İstikrarla döndüler, kendi dönüsümlerine. Yerdeki sürgünlüğün bitip, özgürlüge kanat çırpacağı yarınlarının askıyla döndüler, koparmadan çıktığı yolculukta hayatını dokuduğu ipi. Dıştan başladılar örmeye, zindanının duvarlarını, kestiler iliskilerini her şeyle, sonsuzlugu çizdiler kafalarıyla. Döndüler, döndüler, durmaksızın döndüler. Doladılar beyaz ipeği sırtlarına, kefenini sırtında taşıyan Mekke’deki Müslümanlar gibi.