Türkiye, 30’lu yıllardan itibaren ‘totaliterlik’ rüzgarına direnememiş, inkılapçı cumhuriyetin otoriterliğinden, bir ‘tek parti’ totaliterliğine sürüklenmişti; 1950’li yıllardan bugüne kendimizi demokrasiye geçmiş olmakla avutuyoruz; oysa ‘gidişat’ hiç de öyle görünmüyor. Türkiye, bu defa ‘küreselleşme’ ve ‘özelleştirme’ masalına inanmış, paldır kültür ‘globaliterliğe’ doğru sürüklenmektedir; üstelik daha ‘sivil,’ daha ‘demokrat,’ daha ‘insan haklarına dayalı’ bir düzene ‘dönüştüğünü’ zannederek!.. ‘40 karanlığı’nda şair ne demişti, hadi gel de şimdi hatırlama: ... gün gibi ayan oldu içime, encamı fenadır bu gidişatın!.. -Attila İlhan Atillâ İlhan 15 Haziran 1925'te Menemen'de doğdu. Türkiye'nin en üretken yazarlarından olan İlhan'ın genç yaşlarında başladığı düşünme ve yazma serüveni 10 Ekim 2005'te ölümsüzlüğe göçene kadar sürdü. Bazı yapıtşarı şunlardır: Şiir: Sisler Bulvarı; Yağmur Kaçağı; Ben Sana Mecburum; Yasak Sevişmek; Elde Var Hüzün; Kimi Sevsem Sensin. Roman: Sokaktaki Adam; Zenciler Birbirine Benzemez; Kurtlar Sofrası; Bıçağın Ucu; Yaraya Tuz Basmak; Fena Halde Leman; Dersaadette Sabah Ezanları; Haco Hanım Vay; Allah'ın Süngüleri. Gezi, deneme ve eleştiri: Abbas Yolcu; Hangi Sol; Hangi Batı; Faşizmin Ayak Sesleri; Hangi Seks; Hangi Sağ; Gerçekçilik Savaşı; Hangi Atatürk; Batı'nın Deli Gömleği; İkinci Yeni Savaşı; Sağım Solum Sobe; Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler; Ulusal Kültür Savaşı; Dönek Bereketi.