Bu kitaptaki fikirlerin çoğunluğu nihayetinde daha iyi bir halkla ilişkiler çabası için/de değil, halkla ilişkilerin bir karşı hegemonya aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışması içinde ele alınmalıdır. Metinler, hem anaakım yaklaşım içinden bir eleştiriyi hem de bunun tam karşısında bir bakış açısını bir arada yansıtmaktadırlar. Kitapta reklamların analizine yönelik olarak iki çalışmaya da yer verilmesi, halkla ilişkiler ve reklam dünyasının birbiriyle ilişkili yapılarından kaynaklanmaktadır. Yalnızca bir yazının atıf sistemi diğerlerinden farklıdır. Sevgili Serraf Özdemir, yazısında, halkla ilişkiler eğitimiyle ilgili Leipzig Üniversitesi Kürsüsü'nün yapılanmasını ele almıştır. Geleneksel Kıta Avrupası atıf sistemi, yazının ruhuna uygunluğu nedeniyle aynen bırakılmıştır. Nihayetinde ortak bir çalışma olduğu için kişisel teşekkürlerimi ifadeyi hakkım olarak görmüyorum. Bu sefer teşekkür etmem gereken kişilere bu satırlar aracığıyla değil, şahsen teşekkür edeceğim. Kitabı ise ortak bir biçimde 'düşkünlere' ithaf edebileceğimizi düşünüyorum. Kitabın yazarlarına/okurlarına bir kez daha minnettarlığımla ve saygılarımla... -Sema Yıldırım Becerikli-