Bodrum’un mavi sularının kıyısında durdu yazar. Kağıttan gemiler yapıp ışıltılı sulara bıraktı. Şimdi burada ve aynı zamanda oradaydı. Kıyıya vuran köpüklü dalgaların taşıdığı sonsuzluğun melodisini dinledi bir süre. Sonra ılık rüzgarın yarattığı duygusallıkla yumdu gözlerini. Dalgaların nemini taşıyan rüzgar tarihin sırlarını fısıldıyordu adeta yazarın kulağına. Bilinen tüm dünya dillerinin ötesinde bir dildi bu. Bodrum, Halikarnasos olmuştu. Kağıt gemiler yol alırken mavi sularda, yazar geçmişin ince sisinde kaybolmak üzereydi. * “Şebnem Pişkin’in kendine has bir edebiyat tarzı var. Her eserini okuyuşumda düşünürüm onun cümlelerinin ruha neden bu kadar dokunduğunu… Hüzünlü bir duygusallığın hâkimiyeti bu, tarifi biraz zor ama Edith Piaf dinlemek gibi yahut Hafız Burhan…” Mehmet Mollaosmanoğlu, Yazar