Hakikat ve Hurafe herkese hitab etmiyor; bilakis, herkesin dışında kalabilmeyi başarmış küçük ve seçkin bir azınlığı; yani hakikat ile hurafe arasındaki ‘ve’ bağlacını kaldırabilme gözüpekliğini gösterebilenleri kendisine muhatab alıyor; zira ancak ehl-i kıllet, esas itibariyle her hakikat’in bir hurafe, her hurafe’nin bir hakikat olabileceğini lâyıkı vechile takdir edebilir ve sadece onlar hurafelerinin zerresini dahi feda etmemek hakşinaslığını gösterebilir. Hakikat ve Hurafe’nin ateşi; söz’ün hurafesine, yazı’nın hakikatine olan güvenlerini kaybetmemek amacıyla yola revân olup sırf kıyılardan çakıltaşı topladıkları için evlerine dönmekte geciken/geç kalan haşarı çocukların dikkatini çekmek için yakıldı. Sahillerin bu haşarı çocukları, biraz ötelerinde yanmakta olan ateşi görebilirlerse şayet, o ateşin yanı başında tıpkı kendileri gibi gecikmiş/geç kalmış bir arkadaşlarının daha olduğunu ve eve dönebilmek için (evet sadece eve dönebilmek için) elindeki çakıl taşlarıyla denizi doldurmaya çalıştığını fark edeceklerdir.