Türk sözlü anlatı geleneğinin ilk örneği sayılabilecek öyküler toplamı olan Dede Korkut Öyküleri’ndeki metinlerin, Oğuzların Doğu Anadolu’ya yerleşmeleri çağını anlatan bir destandan kalmış parçalardan oluştuğu sanılmaktadır; ama kökeninin daha eskilere gittiği kuşkusuzdur. Çağın coğrafyasıyla ve tarihiyle ilgili bir çok öğe, az ya da çok bütün öykülerde yer almaktadır. Asıl adı, Dresden kopyasında Kitâb-ı Dedem Korkut ‘alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân (Oğuzların Diliyle Dedem Korkut Kitabı); Vatikan kopyasında Hikâyet-i Oğuznâme-i Kazan Beg ve Gayri’dir (Kazan Bey ve Ötekilerin Oğuznâmelerinin Öyküleri). Kitap kısaca, Oğuznâme adıyla da anılmaktadır. Dede Korkut Kitabı’ndaki öykülerin dili, XIV., XV. ve XVI. yüzyıllardaki nazım ve düzsöz yapıtlarında görülen dilden çok farklıdır. 100 Temel Eser listesinde yer alan Dede Korkut öykülerinin bu basımında yapıtın dili, hiç bir kısaltmaya gidilmeden günümüz anlatı diline uyarlandı; ancak anlatım özelliklerine