Sıradan bir psikoloğa, bildiğimizden emin olduğumuz özel bir ismi nasıl olup da unutabildiğimiz sorulsaydı, özel adların belleğimizde yer tutan diğer bilgilere göre daha unutulmaya yatkın olduğu cevabını vermekle yetinirdi. Özel adların tercihli bir şekilde unutulması konusunda haklı nedenler ileri sürer, ama bu sürecin daha derindeki nedenlerini açıklamadan konuyu kapatırdı. Çok genel bir şekilde olmasa da kimi vakalarda belirgin olan bazı gariplikleri gözlemleyerek geçici unutkanlık konusunu baştan sona incelemeye başladım. Bu vakalarda sadece unutkanlık değil, bir yanlış hatırlama da söz konusuydu: Unuttuğu sözcüğü hatırlamaya çalışanlar, sahte oldukları hemen anlaşılan, fakat konuşmacının zihninden inatla sızan diğer sözcüklere, yani yedek sözcüklere, bilinç katıyorlardı. Bu hatırlanmayan ismin yerine bir yenisinin türetilmesi süreci sanki o sözcük ile onun uygunsuz bir vekilinin yer değiştirmesi gibi görünüyordu. Bu yer değiştirmenin ruhsal bir keyfiyet olmadığını, haklı ve mantıklı bir yol izleyerek gerçekleştiğini kabul ediyorum. Başka bir deyişle, bu yedek ismin (ya da adların) unutulan adla doğrudan bağlantılı olduğunu varsayıyor ve bu bağlantıyı göstermede, adların unutulmasının kaynağına ışık tutmada, başarılı olabileceğimi ümit ediyorum.