Ey Hak ziyâsı Hüsâmeddin, şu üçüncü defteri de meydana çıkar. Bir şeyin üç kere yapılması sünnettir. Üçüncü defterde sır hazinelerini aç, özürleri bir yana at. Senin kuvvetin Allah kuvvetinden sızıp gelmekte… Hararetle atan damarlardan değil. Şu aydın güneş çırağı, fitille, pamukla, yağla, aydınlanmıyor ya. Böylece durup duran gök kubbenin ne ipi var, ne direği!Cebrail’in kuvveti mutfaktan değil, varlığı yaratanın cemalinden.Hak Abdâl’ inin kuvveti de bil ki Hak’tandır; yemekten tabaktan değil.Onların cisimlerini nurla da yuğurdular.. onlar bu yüzden ruhu da geçtiler, meleği de. Sen de ulu Allahnın sıfatlarıyla sıfatlandın..Halil’e olduğu gibi sana da ateş gül bahçesi haline geldi. Ey unsurlar, mizacına köle olan, beş duyguyla altı cihet râm oldu. Her mizacın mayası anasıdır. Fakat senin şu mizacın, her mertebeden üstün. Senin mizacın, şu yayılmış, şu geniş âlemden birlik vasfını bir araya derleyip toplayıvermiştir.Ne yazık, halkın anlayış sahası pek dar.. halkın havsalası yok! Fakat ey Hak ziyâsı, reyindeki isabet ve kudret, o kadar büyüktür ki helvan, taşa bile boğaz verir.