Onlar, Kanlı Eylül’ün kahpe karanlığında çektikleri zulme, işkenceye, gülerek direndiler. Bense onların hatıralarını anlatmaya layık olmayı umarak çektiklerine ve hissettiklerine tercüman olmaya çalıştım. Kimi adı bilinsin istedi, kimi saklı tutulsun. İstekleri baş üstüneydi. Adları ne olursa olsun değil mi ki onlar, Atatürk’ün de mensubu olmaktan onur duyduğunu defalarca beyan ettiği Türk Milliyetçiliğinin bir neferiydi. Onlar, gözaltına alınan 650.000 gencin içinde içten gelen asil bir hissedişle baş koydukları davaya adanmış ve onlar; zalimi deli, zulmü pespaye eden gülüşlerini zindanlardan yarınlara salmışlardı. Kiminin yaşanmamış gençlikleri, zindanların ucundan sonsuzluğa kayıp gitmiş; kimi de soldurulan gençliklerini, umut suyuyla her gün tazeleyerek hasbelkader hürriyete varan bir kapının önüne kadar getirebilmişti. Ben de bu kitapla o solgun gençlikten taze bir hayat çıkarabilenlerden ulaşabildiklerimin acıya bulanmış gülüşlerinden demetler getirdim size. Emine Özgenç