“Oysa ben babamı gömmüştüm gönlümdeki mezara. Bayram sabahlarında yanımdaydı, futbol maçlarını beraber izliyorduk, ilk formamı o almıştı mesela, ergenlik dönemimde kimselere diyemediğim sıkıntılarımı ilk ona açmış, ondan destek almıştım. Ben soruyordum, hiç tanımadığım babam cevap veriyordu gönlümün derinliklerinden. Bir çocuk neler yapmak istiyorsa babasıyla ben hepsini yapmıştım rüyalarımda. Bir akşam elinde bisikletle dönmüştü işten, tekerleğinin jantları güneş gibi parlayıp gözleri alan... Bir sabah kapının önündeki arabamızı yıkamak için uyandırmıştı yanağımdan öperek ve bir sabah o hiç alamadığım uzaktan kumandalı arabayı almaya götürüyordu çarşının en büyük oyuncakçısına beni. Ben babamı rüyalarımda yaşamıştım doyasıya. Bu rüyalar böyle sürüp giderken kâbusa uyanmak niye?”